“Ne senden rükû ne benden kıyam/Selamın aleyküm, aleyküm selam”…
Türk grafik sanatının usta ismi, hattat ve cilt sanatçısı Prof. Dr. Emin Barın’ın ofisinde, kendi elleriyle çizdiği hatta yazan şiir. Aynı zamanda, 20 yıl aradan sonra açılan en kapsamlı serginin adı: “Ne senden rükû ne benden kıyam”…
230 eserlik sergi
Barın’ın yaklaşık 230 eserine ve kişisel arşivine yer veren sergi, Zafer Yıldırım’ın katkılarıyla ve aile koleksiyonu ile Barın Han aile arşivinden bir seçkiyle hazırlanmış. İBB Kültür ve İBB Miras tarafından düzenlenen serginin küratörü ise Dr. Ali Kayaalp. Sergide Barın’ın hat çalışmalarının yanı sıra sergideki en dikkat çeken eserlerinden bir tanesi “Atatürk” çalışması. Sergide ayrıca Barın’ın Anıtkabir’deki Gençliğe Hitabe yazılarının yazıldığı günlerden ve yaşamının önemli anlarından fotoğraflar da yer alıyor. Sergi 29 Nisan’a kadar gezilebilecek.
‘Divani’, ‘Kûfi’, kaligrafi…
Celi Divani yazıları, kûfi yazıları ve kendisinin “Serbest Yorumlar” olarak adlandırdığı, kaligrafik modernizm. Küratör Kayaalp, özellikle divani yazıları içeren bölümün Barın’ın en klasik tarzdaki çalışmalarını bir araya getirdiğini belirtiyor. Kûfi yazının Türkler tarafından fazla tercih edilmediğini, özellikle İslam medeniyetinin erken dönemlerinde Arapların yazdığı bir yazı türü olduğunu belirten serginin küratörü Ali Kayaalp, Barın’ın bu üslubu tercih etmesinin nedenini geometrik niteliğinden ötürü yeni deneyler yapmasına olanak vermesi şeklinde adlandırıyor. Kayaalp, Kaligrafik Modernizm bölümündeki eserler içinse Barın’ın, kûfi yazının olanaklarını kullandığını ve İslam yazısında daha önce denenmemiş birtakım form yenilikleri yapmaya giriştiğini söylüyor. Bu eserlerin grafik işlere veya soyut resme yakın olduğunun söyleyebileceğini belirten Kayaalp, buradaki yaklaşımın sadece Türkiye’ye özgü olmadığını, özellikle 1950’lerde İslam dünyasında böyle bir yaklaşımın olduğunu dile getiriyor.
Modernizmin gelenekle hesaplaşması
KAYAALP’a, “Sergide sizin öne çıkmasını istediğiniz, sizin için başka bir değeri olan eser var mı” diye soruyoruz. Şöyle yanıtlıyor: “Ben bütün eserlerine hayranlıkla bakıyorum Emin Barın’ın fakat zannediyorum kaligrafik modernizm seksiyonundaki eserleriyle kûfi yazıları bana daha fazla sesleniyor. Ben klasik tarzdaki yazılarımızı da çok severim fakat Emin Barın’ın kûfi ve makıli adı verilen daha köşeli bir yazı tarzından yola çıkarak yarattığı eserler hakikaten sadece Türkiye’nin ya da İslam dünyasının değil bütün bir grafik tarihinin içinde kendine has bir yer alacak nitelikte. Bunlar çok özgün, çok iyi denemeler ve Barın hem kendi döneminin hem de sonraki dönemin en önemli sanatçılarından bir tanesi. Eğer Türkiye’de modernizmin gelenekle olan hesaplaşmasını sanat alanında irdeleyeceksek Erol Akyavaş’ın yahut Fahrünnisa’nın isminin yanına Barın’ınkini de yazmak gerekiyor.”