Konser kapanış konseriydi ama dinleyiciye ilkleri yaşattı. İki kadın bestecinin eserleri (Mayer ve Farrenc), Türkiye’de ilk kez seslendirildi. Nisan Ak, hayranı olduğunu söylediği Çin asıllı ABD’li sanatçı Zee Zee’yle ilk kez sahneye çıktı, “maestra” Ak aynı zamanda BİFO’yu ilk kez yönetti.
Nisan Ak, klasik müziğin daha fazla iyi anlaşılması ve üzerindeki önyargıların yersizliğini internet ve sosyal medya üzerinden faydalı olduğu kadar eğlenceli içeriklerle anlatıyor. Bu yüzden konserde Borusan Sanat’ın sadık kitlesi kadar Nisan Ak’ın takipçileri de vardı. 1991 doğumlu Ak, konser öncesi Aydın Büke ve Serhan Bali’nin düzenlediği söyleşide de iki isimle birlikte eserler ve yaratıcıları hakkında bilgi verdi. Feminist söylemleri ve sempatik tavırlarıyla konser öncesi izleyicinin gönlünü kazanan genç şef, sahnede de aynı şekilde seyirciyi konserin içine çekti. İlk olarak kısa bir konuşma yapan Ak, üniversiteyi bitirene kadar İstanbul’da yaşadığını, lise ve üniversite yıllarının BİFO konserlerini izleyerek geçtiğini söylerken bir hayalinin gerçek olduğunu dile getirdi.
BESTECİLERİN ÖYKÜLERİ
Şu sıralar Columbia, Güney Carolina’daki Bruch Oda Orkestrası’nın müzik direktörü olarak görev yapan Nisan Ak, konser programında yer alan besteci Louis Farrenc’in (1804-1875) hayat hikâyesi hakkında da seyirciye bilgi vererek alkış aldı. Parisli sanatçı bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Farrenc’in kadınlara sahneler yasak olduğu için 15 yaşından sonra müzik okuyamadığını, ancak sonra aldığı Beethoven eğitimiyle eserlerinde besteciden esinlendiğini dile getirdi. Farrenc’in gençken alınmadığı okula profesör olarak geri döndüğünü de ekleyen Ak, erkeklerle eşit maaş alan ilk kadın besteci olduğunu vurguladı. Emilie Mayer’in (1812-1883) ise ölümünden sonra notalarının kaybolduğunu ve 1900’lerin ortalarında tekrar keşfedildiğini öğrendik.
Kendisine karışılmadığı için “feminist bir program” yaptığını ifade eden Nisan Ak, kendisi orkestra şefi olmaya karar verdiğinde hiç kadın şef görmemiş olduğunu ancak artık orkestra şefi olmak isteyen kadın sayısının gitgide çoğaldığına değindi. Konser bir buçuk saatten fazla sürdü. Modernleşmeden önceki Avrupa’nın müzik tarihine altın harflerle yazılan repertuvar, kulakların pasını sildi. İzleyici Türkiye prömiyerlerini aynı konserde dinlemekten memnun bir şekilde salondan ayrıldı.