77. Cannes Film Festivali’nden notlar: Rusya ve Çin’i anlamak… – Son Dakika Kültür-Sanat Haberleri | Cumhuriyet

Ülkeler ve bloklar arasındaki gerilimlerin giderek yükseldiği, savaş alanlarının genişlediği dünyamız, siyasal ekonomik ve ekolojik düzeylerde tehlikelerle dolu bir dönemden geçmekte. Dengeler her yerde zorlanmakta…

Bu konumda, sinemanın günümüze ve yakın tarihe bakması daha da önem kazanıyor. Bir filmin toplumsal ve siyasi gerçeklere eğilerek izleyicinin dikkatini çekmek, bilgilendirmek, düşündürmek gibi önemli işlevleri de var çünkü.

BİYOGRAFİK FİLM

İki yıl önce Rusya’dan kaçarak Almanya’ya sığınan, annesi Ukraynalı muhalif Rus yönetmen Kirill Serebrennikov (1969), Altın Palmiye yarışına dördüncü kez katılıyor. Bugünkü Rusya gerçeğini daha iyi kavramamıza yardımcı olan “Limonov’un Yolculuğu” (Limonov-The Ballad) adlı yeni filmi, özünde biyografik bir film. Sıradışı sanatçı ve sistem karşıtı siyasi eylemci kimlikleriyle Moskova’da, New York’ta ve Paris’te serseriliklerle dolu çılgın bir yaşam süren, muhalif yazar kimliğiyle kitapları Fransa’da ilgi gören, ancak tepkisel Rus milliyetçisi tavrıyla dışlanan, geri döndüğü ülkesindeki siyasi faliyetleri nedeniyle de Sibirya’ya sürülen Rus yazar, şair ve aşırı milliyetçi siyasetçi Edouard Savenko’nun (1943-2020) inişli çıkışlı yaşamını anlatıyor.

YARATICI SİNEMA

Kitaplarını Limonov takma adıyla imzalayan Edouard Savenko’yu yakından tanıyan Fransız yazar Emmanuel Carrère’in yazdığı kitaptan yola çıkan Kirill Serebrennikov, kahramanının özel yaşamına, sıradışı aşklarına daha çok odaklanmış. Çok da iyi yapmış. Belgesel niteliğinin önemi yanında, yaratıcı sineması örneği olarak da başarılı olan bu filmi izlerken Putin’in milliyetçi politikaları gerisindeki kimi nedenleri daha iyi kavrayabiliyoruz.

Giderek güçlenen, uluslararası sahnede ciddi bir güç oluşturan, küresel tehlikelerin baş aktörlerinden birine dönüşen Çin’de durum nasıl? Jia Zhang-ke ülkenin farklı bölgelerinde, giderek zorlaşan koşullar altında yaşam savaşı veren mütevazı insanların öykülerini yakın takibe alıyor. Sevecen, yumuşak ve dikkatli kamerasıyla, usulca gözlemliyor. Sert komünist rejimin koruması altında serpilip gelişen vahşi kapitalizmin yarattığı çarpıklıkların, giderek patlama noktasına doğru ilerleyen toplumsal gerilimin, tehlikeli çaresizliklerin altını usulca çiziyor. Hiç de iç açıcı değil bu tablo; tam tersine, kaygı uyandırıcı…

Rusya ve Çin’den sonra, yarın ABD gelecek gündeme. İran asıllı Ali Abbasi’nin filmi “The Apprentice”(Çırak), aşırı milliyetçi çizgiye kayan dünya politikasının kötü aktörlerinden biri olan Donald Trump’un gençliğini anlamamıza yardımcı olacak.

Kaynak

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.