Mexico City’ye ilk taşındığımda, New York City’deki akranlarımdan uzaklaştırılmak çok özgür hissettirdi. Her zaman yargılayan sosyal göz artık yoktu. Bu gerçek ya da kendi yarattığım bir şey olsun ya da olmasın, beynimde bir rahatlama ve daha fazla alan hissettim. Az ya da yeterli olmamak korkusunun yaratıcı çabalara özgü olduğunu düşünmüyorum, ancak yaratmanın yalnız doğası kendinden şüphe duymaya eğilimlidir.
Başlangıçta burada bir arkadaş edindim, Sofia Ortiz. Beni sanatçılardan ve iyi insanlardan oluşan bir toplulukla tanıştırdı. Bir gün birileri gelip stüdyomuzun bulunduğu tüm binayı zorla çaldı. Resim yapmayı hiç bırakmadım ama stüdyomuzdan atıldığımız dönemde tek başıma kolajlar üzerinde çalıştım.
Kolaj yapmak benim güvenli alanım. Onları yirmi yıl önce kardeşimin oturma odasında uyurken yapmaya başladım. Finansal olarak düşük bir noktadaydım ama kendime olan inancım ve yaratıcı enerjimle doluydum. Küçük ve ucuza çalıştırmam gerekiyordu. Richmond, Virginia’daki bir Bilim Müzesinde çalışıyordum ve komşumun çöpünden kolajlar yapıyordum.
Bir gün Mexico City’deki bir kitapçıda eski dergilere göz atarken, çalışanlardan biri bana aradıklarımla dolu gizli bir yerin adresini verdi ve kısa süre sonra kendimi küçük bir kapı dışında hiçbir işaret olmayan sıradan bir kapıda buldum. zilin yanında el yazısıyla yazılmış not. Sonsuz dergilerle dolu bir kütüphanenin bulunduğu güzel bir avluya açılıyordu. Büyülü bir yer ve orada çalışan çiftle arkadaş oldum. Ziyaret ettiğimde satranç oynuyoruz. Satranç günlük pratiğimin bir parçası. Meditasyon, satranç, çizim ve kaygı.
Şimdi yeni bir stüdyodayım ve Haziran ayındaki bir sergi için resimler üzerinde çalışıyorum. Çalıştığım yerin kaliteyi belirlediğini düşünmüyorum—duygusal ve zihinsel alanım çok daha etkili. —Judith Sırtüstü
tarafından fotoğraflar Alex Nicholson Mexico City’de, 2022 // Bu makale ilk olarak bizim dergimizde yayınlandı. İlkbahar 2023 Üç Aylık.
Kaynak : https://www.juxtapoz.com/news/studio-time/judith-supine-the-safe-space-in-cdmx/