Türkiye’nin tarih hazineleri: Arkeoparklar

Anadolu, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla dünyanın en önemli arkeolojik bölgelerinden biri. Her yıl yapılan kazılarda, geçmişin izlerini taşıyan pek çok yapı ve buluntu gün ışığına çıkarılıyor. Bu arkeolojik alanlar, araştırmacılar kadar geçmişe ilgi duyanlarda da büyük merak uyandırıyor. Bu merakı gidermek ve tarihi mirası korumak amacıyla Türkiye’nin dört bir yanında arkeoparklar bulunuyor.

Arkeoparklar, arkeolojik alanların korunması, araştırılması ve halka tanıtılması amacıyla oluşturuluyor. Antik yerleşimlerin, yapıların ve buluntuların sergilendiği, ziyaretçilerin geçmiş medeniyetleri ve kültürleri daha yakından tanıyabileceği alanlar olarak planlanan arkeoparklar, 7’den 70’e herkes tarafından büyük ilgi görüyor. Türkiye’nin belli başı arkeolojik parklarını sizler için derledik.

[Fotoğaf: DepoPhotos]

8 bin 500 yıl öncesine yolculuk: Aktopraklık Höyük Arkeoparkı

Bursa’nın Nilüfer ilçesinden yer alan Aktopraklık Höyük Arkeoparkı, günümüzden yaklaşık 8 bin 500 yıl öncesinin yaşam tarzını, arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkarılan veriler doğrultusunda geleceğe aktarmak amacıyla kuruldu.

Avrupa’nın ilk açıkhava müzelerinden biri olma niteliğini taşıyan Aktopraklık Höyük Arkeoparkı’nda kazılarda bulunan kalıntılar, günümüzde yapılan birebir canlandırmalar ve eşyalarla sergileniyor.
Aktopraklık Höyük Arkeoparkı, ziyaretçilerine sadece geçmişin izlerini sürme fırsatı sunmakla kalmıyor, bu mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılmasını da sağlıyor. Arkeopark, Türkiye’nin zengin tarihi mirasını dünya ile paylaşan önemli kültürel hazineler arasında yer alıyor.

[Fotoğraf: DepoPhotos]

Bizans’ın gizemli manastırı: Küçükyalı Arkeopark

İstanbul’un zengin tarihi mirasının bir parçası olan Küçükyalı arkeolojik alanı, 1950’lerin sonunda keşfedildi. Bizans döneminde 9’uncu yüzyılda inşa edilen ve İslam esintileri taşıyan ilk saray olarak tanımlandı.

Küçükyalı arkeolojik alanında çalışmalar 2000’lerin başında yeniden hayata geçirildi. Yürütülen yüzey araştırmaları, arkeolojik kazılar ve arşiv çalışmalarıyla arkeolojik alanın hadım patrik ve Bizans İmparatoru’nun oğlu olan İgnatios tarafından M.S. 866-877 yılları arasında inşa ettirilen Satyros Manastırı olduğu ortaya çıktı.

Küçükyalı arkeolojik alanı, tarih meraklıları ve araştırmacılar için önemli bir ziyaret noktası. Özellikle Bizans döneminin mimari ve kültürel zenginliklerini keşfetmek isteyenler içinse eşsiz bir fırsat.

[Fotoğraf: AA]

Tarihin sıfır noktası: Göbeklitepe

Şanlıurfa’nın 18 kilometre kuzeydoğusundaki Göbeklitepe Arkeolojik Alanı, dünya tarihini yeniden yazan önemli bir keşif olarak öne çıkıyor. 1963 yılında keşfedilen alanın 12 bin yıl öncesine dek uzanan bir geçmişi olduğu ortaya çıktı.

Göbeklitepe, çapları 30 metreyi bulan 20 yuvarlak ve oval yapı ile iki adet 5 metre yüksekliğinde “T” biçimli kireçtaşı sütun içeriyor. Bu yapılar, Neolitik dönemin ünik bir kutsal alanı olduğunu gösteriyor. Avcı toplayıcı toplumların, şehir hayatına geçmeden inşa ettiği bu tapınaklar, mimarlık açısından büyük bir şaşkınlık yaratıyor.

Göbeklitepe, sadece Şanlıurfa’nın değil, dünya tarihinin en önemli kültürel miraslarından biri olarak kabul ediliyor. Bu alan, tarih meraklıları ve araştırmacılar için vazgeçilmez bir ziyaret noktası.

[Fotoğraf: DepoPhotos]

Türkiye’nin ilk arkeoparkı: Apollon Klaros Kutsal Alanı

İzmir’in Menderes ilçesinde bulunan Türkiye’nin ilk arkeoparkı, antik dönemde önemli bir yere sahip olan Apollon Klaros Kutsal Alanı’ydı. Arkeoparkta 2001’den bu yana sürdürülen kazılarda ortaya çıkan eserler, yeni düzenlemelerle açık havada sergileniyor.

Klaros Kutsal Alanı, dünyanın en eski bilicilik (kehanet) merkezi olarak öne çıkıyor ve yaklaşık 8 metre yüksekliğindeki Apollon, Artemis ve Leto heykellerine ev sahipliği yapıyor. Tapınaklarıyla da dikkat çeken Klaros, yazıtların yer aldığı tek kutsal alan olma özelliği taşıyor.

Hem arkeolojik hem de kültürel açıdan büyük bir öneme sahip Klaros, ziyaretçilerine geçmişin izlerini keşfetme fırsatı sunuyor.

[Fotoğraf: AA]

Tarihin Çok Kültürlü Durağı: Ani

Kars ilinin Merkez ilçesinde yer alan Ani Ören Yeri, Erken Demir Çağı’ndan 16’ncı yüzyıla kadar sürekli yerleşimin olduğu önemli bir İpek Yolu yerleşimi. Arpaçay Nehri’nin batısında bulunan bu alan, tarih öncesi dönemlerden itibaren çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yaparak çok kültürlü bir ticaret merkezi haline geldi. Ani Ören Yeri tarih boyunca Ermeni, Gürcü, Bizans ve Selçuklu kültürlerinin buluşma noktası oldu.

Kentte günümüze ulaşan dini, idari ve askeri yapılar arasında tapınaklar, kiliseler, camiler, saraylar, kervansaraylar ve köprüler bulunuyor. 2016 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Ani, ziyaretçilerine geçmişe götürüyor.

[Fotoğraf: Kültür Bakanlığı]

Tarih yeniden canlanıyor: Milas Ören Arkeopark Alanı

Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Milas Ören Arkeopark Alanı, 2006’dan bu yana süren arkeolojik çalışmalar sonucunda açıldı.

Milas Ören Arkeopark Alanı, kazı alanlarında bulunan ve yerinde korunması mümkün olmayan kültür varlıklarına ev sahipliği yapıyor. Bu kapsamda 75 mezar, dört zeytinyağı işliği ve iki konut tabanı, Ören Mahallesi’nde oluşturulan arkeopark alanına taşındı.
Açık hava müzesi olarak planlanan bu alan, aynı zamanda Türkiye’de yapılan ilk kapsamlı arkeopark örneklerinden biri… Bu benzersiz alan, tarih meraklıları için önemli bir ziyaret noktası.

[Fotoğraf: AA]

Antalya’nın Saklı Hazinesi: Lyrboton Kome

Antalya’nın Kepez ilçesindeki Lyrboton Kome Antik Kenti, 4 yıl süren titiz kazı çalışmaları sonucunda 2018 yılında ziyarete açıldı. Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntılarıyla öne çıkan antik kent, bir zamanlar zeytinyağı üretimi ile tanınan önemli bir yerleşim yeriydi.

Lyrboton Kome, 2 bin 200 yıllık geçmişe sahip. Roma ve Bizans dönemlerine ait çok sayıda yapıya ev sahipliği yapan kentte, 100’den fazla zeytinyağı işliği, Arete Kulesi, iki katlı evler, hamam, kiliseler ve 80’den fazla mezar bulunuyor. Lyrboton Kome Antik Kenti, tarihi ve doğal güzellikleri ile ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim vadediyor.

Kaynak

Comments (0)
Add Comment