“Türkiye Kültür Yolu Festivali gelecek yıl 20 şehre taşınacak”

Sanat ve siyaset dünyasından birçok ismin konuk olduğu programda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Göreve geldiğimiz günden itibaren en temel hedefimiz, kültür ve turizm noktasında ülkemizin bütün potansiyelini milletimiz için sürdürülebilir bir faydaya, ürün ve hizmete dönüştürmek oldu. Bu noktada kültür sanat ile turizmi hiçbir zaman ayrı başlıklar olarak düşünmedik. Aksine kendi içlerindeki özgün işleyişlerinden bağımsız olarak bu unsurları birbirini sürekli destekleyen bir ekosistemin parçaları olarak kabul ettik." dedi.

Ersoy, "kültür ve sanatla bütünleşmiş bir turizm" vizyonuyla Türkiye Kültür Yolu Festivali’ni hayata geçirdiklerini belirterek, bu kapsamda her alanda sanatı ve sanatçıyı da desteklerini söyledi.

Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin tek bir çatı altında yerelden evrensele bir kültür ve sanat buluşması olduğunun altını çizen Ersoy, "Kültür ve sanat, hayatın ayrılmaz bir parçası. Çocuklarımız için çok erken yaşlarda tanıştığı, temas ettiği bir deneyim haline getirmekse amaç ki kesinlikle öyle, festivalimiz bu amaca ulaşmamızı sağlayan muazzam bir adım oldu." diye konuştu.

Bakan Ersoy, şöyle devam etti:

"Festivalimiz, kültür ve tarihimizin, medeniyet mirasımız ile geleceğe miras bırakmak için ürettiğimiz ve inşa ettiğimiz modern eserlerin topyekun ulusal ve uluslararası vitrine çıkarıldığı bir sahnedir. Göbeklitepe de bu sahnededir Atatürk Kültür Merkezi de… Halk ve sanat müziğimiz de gastronomimiz de dijital sanat da geleneksel olan da hepsi festivalimizde kendine yer bulmaktadır. 7 bölgemizde bugün 16 şehrimizin kültür varlığı, tarihi ve coğrafi zenginliği yine gözler önüne serilmektedir. Eğer turizmdeki ürün çeşitliliğimizi, bu çeşitliliği barındıran şehirlerimizi, üstelik yerinde ve aktif bir şekilde tanıtmak, göstermek ve deneyimletmek istiyorsak yine Türkiye Kültür Yolu Festivali bu hedefe ulaşmamızı sağlayan bir organizasyon olarak karşımıza çıkıyor."

"Yine dünya çapında çok özel işler ve isimler ülkemizde ağırlanacak"

İstanbul Kültür Yolu Festivali’nde 9 gün boyunca 110’dan fazla noktada, 500’ü aşkın etkinliğin sanatseverlerle buluşacağını aktaran Ersoy, "Konserlerle müziğin bütün renkleri, sergilerde sanatın bütün formları, söyleşi ve atölyelerle bilgi ve deneyimin derinliği, şehrimizin Michelin Rehberi’ne girmesini sağlayan gastronomik özgünlük ve çeşitlilik, çocuklarımızın hayatına kültür ve sanatın kapsını açacak etkinlikler. ‘Yok yok’ sözü, Türkiye Kültür Yolu Festivali’ni tanımlamak için kullanabileceğimiz en net ve en sade ifadedir diye düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Gelecek yıl uluslararası alanda Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin çok daha etkili şekilde duyulacağını aktaran Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yine dünya çapında çok özel işler ve isimler ülkemizde ağırlanacak. 2025 yılı itibarıyla Kültür Yolu Festivali rotamıza eklenen Malatya, Manisa, Mardin ve Kayseri ile festival coşkumuz tam 20 şehrimizde yaşanacak. Bu da çok daha fazla sayıda insanımızın Kültür Yolu Festivali ile tanışması anlamına geliyor. Bu yıl şu ana kadar festivalimizi gerçekleştirdiğimiz tüm kentlerde hem ticari hem de sosyal hareketliliğin adeta tavan yaptığını gördük. Şehir dışından gelenler festival coşkusuna katılırken kentin ticari hayatına da önemli bir ivme kazandırdı. Bu durumun yeni şehirlerimiz için de aynı şekilde gerçekleşeceğine eminim."

"EFA, dayanışma ve barışı teşvik etmek üzere sanat ve festival yapımcılarını bir araya getiren bir ağ oluşturmuştur"

Açılışa konuk olan Avrupa Festivaller Birliği Başkanı (EFA) Jan Briers de birlik hakkında bilgi vererek, "Avrupa Festivaller Birliği (EFA) uzun zamandır insanlar, kültürler ve fikirler arasında bir köprü görevi görmektedir. İsviçreli yazar ve kültür teorisyeni Denis de Rougemont ve Ukraynalı orkestra şefi Igor Markevitch tarafından İkinci Dünya Savaşı’nın yaralarını sarmak üzere 1952 yılında kurulduğundan bu yana EFA, sadece Avrupa’daki festivalleri değil, Asya, Afrika, Güney ve Kuzey Amerika’daki işbirlikleri aracılığıyla Avrupa ötesindeki festivalleri de birbirine bağlamaya çalışmış, dayanışma ve barışı teşvik etmek üzere sanat ve festival yapımcılarını bir araya getiren bir ağ oluşturmuştur. EFA, festivaller aracılığıyla ülkeler ve topluluklar arasında anlamlı etkileşimleri teşvik ederek karşılıklı ilham ve ortak değerlerden oluşan bir doku oluşturmaktadır." dedi.

EFA’nın girişimi olan Avrupa Festivalleri Genç Sanatçılar Fonu’nda (EFFEA), birçok Türk sanatçıyı desteklediklerini aktaran Briers, şunları kaydetti:

"Ayrıca, Festival Akademisi aracılığıyla, genç festival yöneticilerine küresel akranlarıyla etkileşim kurma, farklı deneyimlerden öğrenme ve pozitif sosyal değişime katkıda bulunma fırsatları sunuyoruz. Bu sadece becerileri geliştirmekle ilgili değil, aynı zamanda sanatın sınırlar ötesi diyalog ve anlayışı teşvik edebileceği küresel bir topluluk oluşturmakla da ilgilidir. En önemlisi Festival Akademisi, New York, Şanghay, Singapur ve dünyanın diğer şehirlerinde düzenlediği atölyelerin ardından şu sıralar Türkiye-Suriye sınırında geçici sığınmacı çocuklar için düzenlenen gezici bir festival olan Uçan Halı Festivali’ne katılıyor. Bu benzersiz girişim, festivallerin dönüştürücü gücü aracılığıyla savaştan etkilenen bölgelerdeki çocukları güçlendirmek için sanatçıları ve gönüllüleri bir araya getiriyor."

Briers, EFA’nın başlattığı "Count Me In!" kampanyası aracılığıyla festivallerin ihtiyaçlarını belirlemeyi ve bu konuyu tüm festival topluluğu genelinde ilerleten çabaları desteklemeyi amaçladıklarına dikkati çekerek, "Yıllar boyunca, Uluslararası Ankara Müzik Festivali, Türkiye Kültür Yolu Festivalleri, Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali ve Uluslararası Antalya Piyano Festivali gibi Türk festivalleri EFA’ya eşsiz bir zenginlik katmış, canlı kültürel sunumlarıyla ağımızı güçlendirmiş ve kültürler arası diyaloğu teşvik etmiştir. EFA ile Türk sanat dünyası arasındaki bağları güçlendiren ve uzun zamandır kültürel alışveriş için önemli bir merkez olarak hizmet veren Ankara’nın rolü küçümsenemez." ifadelerini kullandı.

"Sanatımı ülkemize gösterebilmek çok büyük bir onur"

Dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Sebastiao Salgado da İstanbul’a yıllar sonra yeniden gelmekten dolayı mutluluk duyduğunu dile getirerek, İstanbul’da çeşitli müzeleri ve arşivlerini gezeceğini, festivalde sergisiyle yer almaktan dolayı da mutlu olduğunu söyledi.

Medya sanatçısı Refik Anadol ise festival aracılığıyla işlerinin tümünün Türkiye’de birçok şehre ulaştığını belirterek, Kültür ve Turizm Bakanlığına desteklerinden dolayı teşekkür etti.

Anadol, ilk kez üniversitedeyken 16 yıl önce "verilerle resim yapılabilir mi?" sorusunu sorarak, çalışmalar yapmaya başladığını ve Los Angeles’ta 20 kişilik bir ekiple hazırladıkları birçok sergiyi İstanbul’a getirebildiğini anlattı.

Ekibine ve eşine de desteklerinden dolayı teşekkür eden Anadol, "Dünyanın değiştiği, yapay zeka ve veri ile tamamen her şeyin yeniden düşünüldüğü ve tartışıldığı bir dünyada sanatın bu alanda ünlüsü olabilmek ve ülkemize bunu gösterebilmek, benim ve ekibim adına çok büyük bir onur." dedi.

İstanbul Kültür Yolu Festivali, 6 Ekim’e kadar şehir genelinde çeşitli etkinliklerde sanatseverleri ağırlayacak.

Kaynak

Comments (0)
Add Comment