Geçmişten günümüze sinema tartışmaları

Türk sinemasının iki ünlü yönetmeninin küskünlüğü yıllardır sinema dünyasının gündemindeydi…

Bir dönem arkadaş olan ancak yaşadıkları tartışma yüzünden uzun yıllardır görüşmeyen hatta aynı sektörde yer almalarına rağmen yan yana bile gelmekten kaçınan Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan arasında yaşananlar, son dönemdeki polemiklerle tekrar gün yüzüne çıktı. Art arda açıklamalar yapan iki isim sosyal medyanın da gündemine oturdu. 

Sinema dünyası kavgalara, tartışmalara, suçlamalara yabancı değil. İşte sinema dünyasında yaşanan polemiklerden öne çıkanlar… 

Godard-Truffaut tartışması

İlk olarak yine iki ünlü yönetmen Jean Luc Godard ve François Truffaut arasındaki tartışmayı ele alabiliriz.

Sinema tarihinin en önemli yönetmenlerinden olan ve "sinemayı yeniden şekillendiren yönetmen" olarak tanınan Godard, dönemin muhafazakar Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’e karşı öğrencilerin ve işçilerin ayaklandığı 1968 Mayıs olaylarında da aktif rol aldı.

[Yönetmen Jean-Luc Godard. Fotoğraf: Depophotos]

Fransa’yı sarsan olaylarda Godard arkadaşı ünlü yönetmen François Truffaut’yla birlikte 1968 Cannes Festivali’nin iptal edilmesine neden olan protestolara öncülük etti.

Godard, böylesine iş birliği yaptığı arkadaşıyla daha sonra sürtüşmeye başladı. Mektup yazarak Truffaut için, “Sabahları iş adamı, öğlenleri ise şair” benzetmesi yaptı. Kendisini gerçekten ifade edebildiği tek film çekebildiğini ve bunun "400 Darbe" olduğunu iddia etti.

[Yönetmen François Truffaut. Fotoğraf: Depophotos]

Truffaut bu durum karşısında şaşırsa da sessizliğini bozmadı.

Ancak Godard, onun 1973’te çektiği "Güneşte Gece" filmini ağır bir dille eleştirince Truffaut daha fazla sessiz kalmadı. “Gerçek militanları her zaman temizlikçi kadınlara benzetmişimdir; ikisi de kimselerce takdir görmeyen, gündelik ve yapılması gereken işleri yerine getirir. Fakat sen Ursula Andress gibisin, hepi topu dört dakika, flaşların patlaması için belirip ardından arkanda kendine hizmet eden bir gizem bulutu bırakarak kayboluyorsun” dedi.

İki ünlü yönetmenin dostlukla başlayan hikayesi bu kavgayla birlikte sona erdi.

Martin Scorsese’den Marvel filmlerine ağır eleştiri

Ünlü yönetmen Martin Scorsese, sık sık Marvel filmleri gibi serileri hedef alarak sert eleştirilerde bulunuyor.

Scorsese, gişe odaklı sinemayı eleştirerek, "Buradaki tehlike, kültürümüze yaptıkları, çünkü artık filmlerin sadece bunlardan ibaret olduğunu düşünen nesiller olacak. Bu da daha güçlü bir şekilde karşılık vermemiz gerektiği anlamına geliyor. Ve bunun tabandan gelmesi gerekiyor. Öncelikle film yapımcılarından gelmeli. Ve Safdie kardeşlere sahip olacaksınız ve Chris Nolan’a sahip olacaksınız, ne demek istediğimi anlıyor musunuz?" diye konuştu.

[Yönetmen Martin Scorsese. Fotoğraf: AA]

"Sinema değil, eğlence parkını anımsatıyor"

Scorsese, 2019 yılında çizgi romanlardan uyarlanan filmlerin, sinema olmadığını, daha çok tema parklarına benzediğini söylemişti:

"Üretilen içeriğin gerçekten sinema olmadığını düşünüyorum. Neredeyse yapay zekânın film yapmasına benziyor. Ve bu, güzel sanat eserleri yapan inanılmaz yönetmenlerin ve özel efekt uzmanlarının olmadığı anlamına gelmiyor. Ama bu filmler size ne kazandıracak; bir şeyi tamamlayıp sonra onu zihninizden, tüm vücudunuzdan atmak dışında?"

[Marvel’ın Captain America filmi Civil War seti. Fotoğraf: Depophotos]

Martin Scorsese’nin açıklamalarına tepkiler

Scorsese’nin sözlerine James Gunn ve Joss Whedon gibi bu tür filmlerin yapımcıları sosyal medya üzerinden cevap verdi.

Gunn, Martin Scorsese’yi her zaman seveceğini belirterek "Sinemaya katkılarından dolayı kendisine minnettarım. The Irishman filmini izlemeye can atıyorum" diye konuşmuştu.

Joss Whedon ise Scorsese’ye her zaman saygı duyduğunu ifade ederek "Onun ne demek istediğini anlıyorum. Ancak her daim sinirli olmam için hep bir neden var" dedi.

Marvel’ın yöneticisi Kevin Feige ünlü yönetmenin bu sözleri üzerine kendi filmlerini savundu.

Feige "Uçan insanları ya da uzay gemilerini umursamamak çok basit. Alfred Hitchcock hiçbir zaman en iyi yönetmen ödülünü almadı. Alsaydı güzel olurdu ancak bu her şey demek değil. Bu filmlerin hayranlarıyla dolu bir odada olmayı tercih ederim" diye konuştu.

[Samuel L. Jackson. Fotoğraf: Reuters]

"Onun filmlerini de herkes sevmiyor"

Bu tartışmalara ünlü oyuncu Samuel L. Jackson da dahil olmuş, Scorsese’ye cevaben "Bu, Bugs Bunny’nin komik olmadığını söylemek gibi bir şey. Film filmdir. Onun filmlerini de herkes sevmiyor" sözlerini dile getirmişti. 

Tarantino da Marvel’i eleştirdi

Marvel yapımlarını eleştiren bir başka ünlü yönetmen de Quentin Tarantino…  "Marvel oyuncuları film yıldızı değil" açıklamasıyla tartışmaların odağına giren Tarantino, "Hollywood’un Marvellaşmasının bir parçası da bu karakterleri oynayarak ünlü olan bir sürü oyuncunun olması. Ama onlar film yıldızı değiller, değil mi? Kaptan Amerika yıldız. Thor yıldız. Bunu söyleyen ilk insan ben değilim, sanırım milyonlarca kez söylendi ama, yıldız olan bu serilerin karakterleri" açıklamasında bulundu.

[Yönetmen Quentin Tarantino. Fotoğraf: Depophotos]

Tarantino’nun bu açıklamalarına karşılık Marvel’in yıldız oyuncuları da sessiz kalmadı. 

[Oyuncu Robert Downey Jr. Fotoğraf: Depophotos]

Iron Man’in yıldızı Robert Downey Jr., sinemaya uyarlanan bir karakterin ancak onu temsil edecek kişinin yeteneği oranında başarılı olabileceğini ve bu isimleri yok saymanın doğru olmadığını söyledi.

[Oyuncu Simu Liu. Fotoğraf: AP]

‘Shang-Chi ve On Halka Efsanesi’ filminin başrol oyuncusu Simu Liu ise Tarantino’ya ve süper kahraman filmleri tartışmasının fitilini ateşleyen Martin Scorsese’ye sosyal medya hesabından "Film yıldızı olmanın tek karar mercileri Tarantino ve Scorsese olsaydı, asla 400 milyon doları aşan bir filmde başrol oynama fırsatım olmayacaktı" açıklamasını yaptı.

David Fincher’den Joker’e: Akıl hastalarına ihanet

Hollywood’un en popüler yönetmenleri arasında yer alan ve Dövüş Kulübü, Kayıp Kız, Sosyal Ağ, Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi gibi pek çok yapımın altında imzası bulunan yönetmen David Fincher, 2019 yılının çok konuşulan filmlerinden Joker hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

[Yönetmen David Fincher. Fotoğraf: Reuters]

Todd Phillips’in yönetmen koltuğunda oturduğu Joker’in, gerçek bir akıl hastalığını referans almasına rağmen hastalığı tasvir etme biçiminin hatalı olduğunu söyleyen Fincher, filmin gerçek hayatta bir akıl hastalığından muzdarip olan insanlara ihanet ettiğini ifade etti.

Yönetmen Todd Phillips’in Joker karakteriyle ilgili referansları hakkında da konuşan ve Joker’in "Taxi Driver" filmindeki Travis Bickle ile "Komediler Kralı" filmindeki Rupert Pupkin’in birleşimi olduğunu belirten Fincher, şöyle konuştu:

"Kimsenin bu malzemeye bakıp şöyle düşüneceğini sanmıyorum: Evet hadi Taxi Driver’ın Travis Bickle’ıyla Komediler Kralı’nın Rupert Pupkin’ini alalım ve onları birleştirelim. Sonra akıl hastalarına ihanet ederek onu oyuna getirip milyar dolarlar kazanmak için yeniden satışa sunalım."

Tartışmalı yönetmenlerin Venedik Film Festivali’ne katılması tepki çekti

80. Venedik Film Festivali de sinema dünyasının hafızalara kazınan tartışmalarından birine şahit olmuştu.

Roman Polanski, Woody Allen ve Luc Besson gibi taciz suçlamalarının hedefi olan yönetmenlerin festivale katılması bazı kesimlerin tepkisini çekti. 

[Yönetmen Woody Allen. Fotoğraf: Depophotos]

Üvey kızı Dylan Farrow tarafından Woody Allen’a yöneltilen ve Allen’ın reddettiği cinsel istismar iddiaları, pek çok ünlü ismin Allen’la arasına mesafe koymasına ve onunla çalışmayı bırakmasına yol açtı.

[Yönetmen Roman Polanski. Fotoğraf: Depophotos]

"The Piyanist" filmiyle tanınan Roman Polanski, 1978 yılında 13 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüzle suçlanıp hüküm giydikten sonra ABD’ye kaçtı.

[Yönetmen Luc Besson. Fotoğraf: Depophotos]

Fransız yönetmen Luc Besson ise kendisine yöneltilen taciz iddialarını reddetti.

Festival direktörü yönetmenleri savundu

Festival direktörü Alberto Barbera ise yönetmenleri savunan ifadeler kullandı. Barbera, Polanski için "Bir insanın sorumluluklarıyla bir sanatçının sorumlulukları arasında neden ayrım yapılamadığını anlamıyorum" dedi.

Kendisini yargıç olarak değil festival direktörü olarak nitelendiren Barbera "Ben filmlerin artistik yönlerini yargılarım. Polanski’nin filmini Venedik’te göstermemek için bir neden göremiyorum" ifadelerini kullandı.

Kate Winslet’ın Woody Allen ve Roman Polanski pişmanlığı

Ünlü oyuncu Kate Winslet da taciz iddialarıyla gündemde olan yönetmenler Roman Polanski ve Woody Allen ile çalıştığı için pişman olduğunu söyledi.

[Oyuncu Kate Winslet. Fotoğraf: Depophotos]

Oscar ödüllü oyuncu iki yönetmenin de gördükleri saygının utanç verici olduğunu söyledi.

Cannes Film Festivali’nde Allen’a soğuk duş

2016 Cannes Film Festivali’nde de bu konuyla ilgili ilginç bir tartışmaya imza atılmıştı.

Açılış seremonisini sunan komedyen Laurent Lafitte‘in Allen’a hitaben söylediği ”Her ne kadar Amerika’da tecavüzden suçlu bulunmasan da Avrupa’da bu kadar film çekiyor olabilmen güzel bir şey” sözleri izleyicileri bir anda şoka uğrattı.

[Cannes Film Festivali açılış seremonisinde Laurent Lafitte. Fotoğraf: Reuters]

Sunucu Lafitte, “Bu gece geldiğiniz için teşekkürler efendim. Filminiz yarışmada bile değil. En kötü ne olabilir ki? Belki Manhattan kadar iyi değildir” dedi. Bu sözler de ünlü yönetmenin olgunluk dönemindeki daha az beğeni toplayan filmlerine iğneleme olarak algılandı.

Kaynak

Comments (0)
Add Comment