Anadolu’nun yazıyla tanıştığı yer: Kültepe

Kayseri’de 1948’te ilk bilimsel kazıların başlamasıyla Anadolu’nun ilk yazılı belgelerinin çıkarıldığı Kültepe, aynı zamanda dünyanın ilk organize ticaret merkezi olma özelliğini taşıyor. 

30 yıldır kazı alanında çalışan ve 2005’ten bu yana kazı başkanlığını yürüten, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, bölgenin tarihini ve kazılardan elde edilen önemli bilgileri TRT Haber’e anlattı.

"Anadolu insanı ilk kez yazı ile Kültepe’de tanışıyor"

1948 yılında tam kapsamlı olarak kazıların başladığına değinen Kulakoğlu, bulunan çivi yazılı tabletlerden dolayı Anadolu’da yazının ilk kullanıldığı yer olduğunu belirtti:

“Kültepe dediğimiz yer Orta Anadolu’da hemen hemen en büyük yerleşim yerlerinden bir tanesi. 4 bin yıl öncesinden itibaren adı bilinen bir yer ama geçmişi çok daha erkene dayalı. Yaklaşık olarak günümüzden 6 bin yıl öncesine kadar yerleşim izleri tespit ettiğimiz bir yer. Belki kazılar devam ettiğinde çok daha erken dönemlere inme fırsatı da olacaktır. Ama Kültepe’yi tanıtan en önemli özellik, yazının Anadolu’da ilk kullanıldığı yer olmasıdır. Anadolu insanı ilk kez yazı ile Kültepe’de tanışıyor ve ilk kez okuma-yazmayı burada öğreniyor.”

[Fotoğraf TRT Haber]

Dünyanın ilk organize ticaret merkezi

Kulakoğlu, bölgeden çok sayıda farklı coğrafyalara dayalı ürün çıkarıldığını, kazı alanının dünya üzerindeki en fazla ithal eşya çıkarılan kazılardan olduğunu söyledi:

"Tüccarların Anadolu dışındaki merkezlerden getirdikleri ürünler var. Seramik, mücevherat, kap-kacak var… Bütün bunlarla beraber geldikleri için, özellikle Mezopotamya ve Suriye ağırlıklı birçok eser var.

Büyük bir ticaretin olduğu bir şehirde bunları bulmak son derece normal. Heralde en zengin kazılardan bir tanesi budur. Günümüzden 4 bin 5 bin yıl öncesine ait buluntulardan bahsediyoruz. Helenistik dönem ya da Roma dönemi bambaşka bir kapsamda ama en azından bizim ön Asya dediğimiz dönemle ilgili olarak dünyadaki en zengin kazılardan birisi."

[Fotoğraf TRT Haber]

"Dünyada eşi benzeri olmayan bir sistemi öğreniyoruz"

Kulakoğlu, Kültepe’nin tarihin en önemli ticaret merkezlerinden biri olduğunun altını çizerek, bulunan tabletlerin neredeyse tamamının ticaret ile ilgili olduğunu söyledi:

"Günümüzden 4 bin yıl önce Musul yakınlarındaki Asur kentinde kurulan krallık ilk başta ticareti liberal hale getiriyor. Tamamen artık insanların ticaret yapabileceği bir ortamı sağlıyor. Bildiğimiz anlamda şirketler kurmuşlar. Asur kentine kadar kurulmuş bir sistemli ticaret ağı var.

Burada yapılan ticaretin en önemli vesikası, belgesi çivi yazılı tabletler. 23 bin 500 tane çivi yazılı belge var. Bu belgelerin hemen hemen yüzde 99’unu ticaret ile ilgili antlaşmaları, boşanmaları, buna ilişkin yönetmelikleri, mahkeme kararlarını ya da insanların kendi aralarındaki yazışmalarını içeriyor. Bu belgelerden aslında dünyada eşi benzeri olmayan 4 bin yıl önceki büyük bir sistemi öğreniyoruz. Tabii başka belgeler de var."

Kültepe’de ticaret öncesi dönemde ne vardı?

Kulakoğlu, "M.Ö. 2000’li yıllardan önce ‘Kültepe’de neler vardı, Anadolu’da neler vardı?’ sorusuyla alanda kazılara başladıklarını, son dönem kazılarda önemli keşiflere imza atıldığını dile getirdi:

"Bu alan bize aslında Anadolu’nun ya da Kültepe’nin o zaman 4 bin yıl öncesinden itibaren değil, gerçekten de en az 4 bin 500 yıl öncesinden itibaren büyük anıtsal yapılarla donatıldığını gösteriyor. O anlamda da aslında Anadolu için önemli bir keşiftir bu. O zamana kadar bütün arkeologlar, filologlar sadece ve sadece Anadolu’nun bu zenginliğinin günümüzden 4 bin yıl önce başladığını söylüyordu. Son dönemlerde yaptığımız kazılarda, bu zenginliğin Asurlu tüccarların gelmesinden 500 yıl kadar daha öncesinden başlamış olduğunu gösteriyor. Bu kazı alanında yüz metrelik bir alanda 3 tane büyük anıtsal binayı kazıyoruz."

[Fotoğraf TRT Haber]

Bilinen ilk miras kavgası

Salim Aşşur adında Karum’da ticaret yapan, büyük, zengin bir tüccarın evine de ulaşılan kazıda, bilinen ilk miras kavgasının da izlerine rastlandı.

4 bin yıl önce günümüzde yaşanan miras kavlarının benzeri ama neredeyse aynı sistemde diyen Kulakoğlu, yaşanan olayı böyle özetledi:

“Salim Aşşur muhtemelen Amasya yakınlarındaki bir şehre gidiyor ve orada hayatını kaybediyor. Yazılı belgelerden öğrendiğimiz kadarıyla, orada kendisine bir mezar yeri yapılıyor. Bir anıt dikiliyor, oraya defnediliyor. Asıl kıyamet tabii ki babanın ölümüyle başlıyor. Zengin bir tüccar, muhakkak ki büyük bir varlığı da var. Anadolu’da yaşayan 3 tane çocuğu var. En küçüğü, ‘Babama ben baktım o yüzden miras benim hakkımdır.’ diyor. Fakat bir kız bir erkek çocuğu daha var, onlar bunun üzerine mahkemeye gidiyor. Bir avukat alıp, avukatla gelip evin içindeki envanteri sayıyorlar ve sonradan da evi mühürlüyorlar."

[Fotoğraf TRT Haber]

Bulunan eserler hangi aşamalardan geçiyor?

“Sadece kazmak değil, kazılan ve orada bulunan bütün malzemenin değerlendirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde boşa kazmış oluyoruz.” diyen Kulakoğlu, yapılan kazıların hangi aşamaları olduğundan bahsetti:

"Kazı alanındaki buluntular elekten geçtikten sonra kasalara konuluyor ve kazı evine getiriliyor. Bunları yıkayarak bulundukları alana göre etiketleriyle beraber diziyoruz. Seramikleri hangarda etiketleniyor. Tüm envanter kayıtları rengine kadar, tonuna kadar hepsi tespit ediliyor ve bunlar Database’e giriyor. Bundan sonra da restore edilecek kaplar varsa restoratör arkadaşlar tarafından bir araya getirilmeye çalışılıyor. En sonun da ise, incelenecek, çizimleri yapılacak, fotoğrafları çekilecek. Sonra da inşallah yayına çıkacak."

[Fotoğraf TRT Haber]

Yapılan kazıların önemi ne?

Çok aşamalı bir sistem olduğunu hatırlatan Kulakoğlu, bu çalışmaların amacını şöyle aktardı:

“Akademik olarak bir takım getirileri var ama diğer taraftan da Anadolu tarihini anlatan aşamalar bunlar. Tek aşamada değil, tüm hedefimiz aslında burada Kültepe özelinde Kültepe’nin tarihlendirilmesi ama ondan sonrasında da tabii ki bu Kültepe ile sınırlı kalmayacak. Hem Anadolu içinde hem de örnek olarak Kültepe’nin komşularıyla yaptığı ticaretler, bunları aydınlatmak üzere, yayın anlamında zengin kazılar bunlar. Sürekli yayınlar yapılıyor. Bunlar aslında ülkemizin dünya bilim liginde de önlerde yer almasına yardımcı olan çalışmalar. Aynı zamanda da Türkiye’yi tanıtan çalışmalar.”

Kaynak

Comments (0)
Add Comment