1957’de Fildişi Sahili’nde doğan Ouattara Watts, 1977’de Paris’e taşındı ve burada okudu ve 1988’de arkadaşı Jean-Michel Basquiat’ın ısrarı üzerine New York’a taşınana kadar yaşadı. “Ouattara Paris’te” sergisi, on üç büyük boyutlu yapıtıyla sanatçının eski uğrak yerlerine dönüşü işaret ediyor.
Watts, resimlerinde Dünya ile tasvir ettiği soyut ruhani dünyalar arasında bir tür aracı görevi görür. Sanatçı, canlı pigment yıkamaları, talaşla koyulaştırılmış boya ve kolajlanmış Afrika kumaşlarının artıklarıyla diyaloğa matematiksel denklemler ve semboller, neo-dışavurumcu figürasyon anları ve dünyanın dört bir yanındaki kültürlerden örneklenmiş ikonografi getiriyor. Sanatçının daha hassas ve doygun renklerle boyanmış, çekirdekleri filizlenmeye hazır yüzen nebulalar veya tohum benzeri formları özellikle büyüleyicidir. Hilma af Klint’in çalışmalarında olduğu gibi, anlayışımızın ötesinde daha büyük bir yaratıcı güç öneriyorlar.
Serginin adı süt mavisinde yankılanırken Paris: 19072023, hangi kanallar Picasso’nun Les Demoiselles d’AvignonWatts’ın resimleri, Afrika’yı Avrupa ve Kuzey Amerika’ya bağlayan ticaret yolları aracılığıyla figürlerin, yerlerin ve olayların iç içe geçtiğine tanıklık ederek, Fransız başkentinin coğrafi parametrelerinin etkili bir şekilde ötesine geçti. Dakar 19662018, Senegal’in Fransız sanatçıların da yer aldığı Birinci Dünya Zenci Sanatları Festivali’ne saygı duruşunda bulunuyor. Bu arada, mimari olarak yoğun New York 1985, 2023, kol genişliğinde, kemerli çamur darbeleriyle, mango sarısı bir tarlanın karşısına yükselen yüksek formlarla, Modern Sanat Müzesi’nin tartışmalı sergisi “20. –85). Bu çalışmalarda Watts, sanatsal pratiklerin buluşmasını, dünyalar yaratma ve gölgede bırakma yeteneğine sahip kozmik güçlerin buluşmasıyla karşılaştırıyor gibi görünüyor.
— Devorah Lauter
Kaynak : https://www.artforum.com/picks/ouattara-watts-90827