Aya’nın patronu Cai ona çay sanatının sırrını, çay seremonisini, çay hazırlamayı, tatmayı öğretir. birlikte çay tarlalarına giderler. Çay seremonisi, Çin’de kutsal bir törendir. Aralarındaki dostluk aşka dönüşür. Çin’de çok sayıda Afrikalı vardır, Çince, İngilizce, Fransızca, Afrika dilleri konuşulur; sınırlar silinir, kültürler, tadlar karışır. Sissako bu öyküyü The Perfumed Hill (Kokulu Tepe) adlı bir lokanta işleten Afrikalı çifti tanıdıktan sonra çekmeye karar vermiş. Çikolata Şehri türlü türlü ürün satan dükkânlardan ötürü her insanın uğrak yerine dönüşmüştür. Geçmişin yara izleri sürdükçe romantik dram Siyah Çay ötekini/ yabancıyı keşfetmeyi, duyguların coşkuyla yaşandığı bir dönemi betimler.
Aya ile Cai’nin aşkı, sorunlu geçmişleri, başkalarının önyargılarından ötürü devam edecek midir? Yönetmen açıklama yapmaksızın Aya’nın uyum sağlamasını gösterir. Sessizlik, dinginlik, söylenmeyen sözler, edilmeyen itiraflar, duygusal anlar, klasik anlatım filmi değerli kılar. Sissako usta güncel sorunun ötekiden, yabancıdan korkmak olduğunu, farklı kültürlerin buluşmasını tanışmasını yararlı bulur. Şimdi sıra Afrika ile Asya’dadır. Ona göre Avrupa bilinçli olarak Afrika’yı gündem dışı bırakmıştır. Şimdiyse Afrika’yla Asya’nın dayanışma zamanıdır. Düşler, fanteziler. Nina Simone’un Feeling Good şarkısı, yeni bir gün, yeni bir yaşam sözleri, değişim içindeki dünyaya ait umut, beklenti ve aşk öyküsüdür Siyah Çay.
Bu kez yaratıcı usta şiirsel, politik masallar yerine küreselleşmeyle birlikte değişimleri, çıkmazları, rafine bir estetikle işler. Zamansız mekân Çikolata Şehri’nde insanlar farklılıklarını geride bırakırlar. Sissako naif değildir, bu umut öyküsüyle bambaşka bir küreselleşme vizyonunu savunur. Erkler, şiddet karşısında karakterler suskun, yaralı, yenilmiş ama umutla doludurlar; uyum kurtuluştur. Timbuktu’dan 10 yıl sonra Abderrahmane Sissako’nun yönettiği Nina Melo, Han Chang, Ke-Xi Wu, Michael Chang’ın oynadığı Siyah Çay bugün gösterime girdi.
AŞK VE YAŞAM OYUNU
Benim Adım Aşk, Beni Adınla Çağır, Kemikler ve Her Şey filmlerinin yönetmeni Luca Guadagnino Rekabet filminde tenis dünyasına yöneliyor. Profesyonel teniste nelerin olup bittiğini Tashi, Art, Patrick adlı üç arkadaşın/ sevgilinin üçlü ilişkisi üstünden izliyoruz. Ünlü tenis şampiyonu Tashi Duncan’ın yaşamöyküsünden senarist Justin Kuritzkes’in serbest uyarlamasında taşralı hırslı Tashi merdivenleri çıktıkça her şeyi istemeye başlar, amacı güçlenmektir. Stanford üniversiteli Art ve Patrick’le tanıştıktan sonra “Her şey top ve raket sallamak demek değildir” diyerek üniversitenin tenisçi kadrosuna katılmak ister.
Tashi hayranı iki arkadaş onu elde etmek için kıyasıya yarışır, aşk üçgeni giderek karmaşıklaşır. Tashi için başarı güç demek; yaşamını, başkalarının yaşamını, dış görünümünü kontrol etmektir. “Beyaz çocuklarıma çok iyi bakıyorum” diyen Tashi için Art’ı yönetmek daha kolaydır. Eski sevgilisi kızının babası Patrick kendini beğenmiş, dalgacı bir tiptir. Yönetmen ilişkiler, aşk, erk, kıskançlık, rekabet, arzu, duygusallığı üçlü üstünden olağanüstü estetik bir anlatımla yansıtır. Trent Reznor’la Atticus Reznor’un müziği, ünlü tasarımcı Jonathan Anderson’ın kostümleri başarılıdır. Zendaya, Mike Faist, Josh O’Connor’ın performansları etkileyicidir.